Malzeme Yüksek Mühendisi Erhan Mataracı: Aynı Hatalar Tekrarlanırsa Yapılan Binalar Gelecekte Yine Mezarımız Olabilir
Malzeme Yüksek Mühendisi Erhan Mataracı, 6 Şubat KahramanmaraşTürkiye’de yaşanan sarsıntıların ardından 15 Mart’ta Şanlıurfa ve Adıyaman’da meydana gelen sel felaketlerinden ‘ders alınmadığına’ dikkat çekti. türkiye İnşaat ve üretim alanlarında iyi ve yeterli bir denetim mekanizmasının olmayışını çıkarılacak en büyük ders olarak nitelendiren Mataracı, afetlerden ders çıkarmak yerine ‘siyasi ve güncel tartışmalar’ yapıldığını vurguladı. Mataracı, “Seçim ortamına tam olarak girildiği bu günlerde bir taraf hızlı bir şekilde inşaat projelerini yürütürken, diğer taraf ne kadar hızlı bir yeniden yapılanma yapılacağını konuşuyor” diyen Mataracı, “Aynı hatalar yapılmazsa Tekrar ediyorum, yapılan binalar ileride mezarımız olabilir.”
Erhan Mataracı katma değeri yüksek üretimde türkiye Türkiye’de üretimin ‘neredeyse yok’ olduğuna dikkat çekti. ENR News Record dergisinin yaptığı araştırmada, dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması arasında yer alan, türkiye Türkiye’den 42 firmanın bulunduğunu vurgulayan Mataracı, bu firmaların dünyanın her yerinde teknoloji üreten firmaların ‘çalışanı’ gibi çalıştıklarını söyledi. Mataracı, “Asya’da yapılan bir proje Avrupalı bir firma tarafından finanse ediliyor, projenin müşavirliği yine bir Avrupalı firma tarafından yapılıyor ve personeli Türk firmaları” dedi.
“Yüksek katma maliyetli üretimde türkiyeMataracı, “Türkiye’de üretim yok denecek kadar az” dedi. türkiyeSu altyapı projelerinin yürütülememesi türkiye Türkiye’de üretimi sınırlı olan veya hiç olmayan malzemelerden kaynaklandığına dikkat çekti. Mataracı, konuyla ilgili şu görüşleri dile getirdi:
“GELECEKTE MEZARIMIZ OLABİLİR”
“Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremden ve 15 Mart’ta Şanlıurfa ve Adıyaman illerimizde meydana gelen sel felaketinden ders almamışız anlaşılan. Bu afetlerden sonra almamız gereken derslerin başında, türkiye inşaat ve üretim alanları yeterli değildi ve kontrol mekanizması yoktu. Asıl uğraşmamız gereken konuyu bir kenara bırakarak herkes kendi işinin dışında inşaat teknolojileri hakkında bilgi aramaya başladı. Pek çok ders almamız gerekirken, bu felaketleri siyasi ve güncel tartışmalarda da yaşadık. Üstelik depremin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen yapılan hataların her gün tekrarlandığına yeni projelerde şahit oluyoruz. Seçim havasına tam olarak girildiği bu günlerde bir taraf hızla inşaat projelerini yürütürken, diğer taraf ne kadar hızlı bir yeniden yapılanma olacağını konuşuyor. Hataların tekrarlanması durumunda inşa edilen binalar gelecekte yeniden mezarımız olabilir.”
“TÜRK ŞİRKETLERİ İŞÇİ OLARAK ÇALIŞIYOR”
“Ülkemizin yapması gereken öncelikli iş, mühendisliğin her alanında ve teknoloji açısından önemli uzmanların yer aldığı kurullar oluşturmaktır. türkiye İleriye dönük… Bu çalışmalar bir süreç gerektirebilir ama ancak bu şekilde temelleri sağlam çalışmalar yürütebiliriz. Dünyanın en büyük 250 müteahhidi her yıl ENR News Record dergisi tarafından açıklanmaktadır. 2022’de bu listede türkiye Türkiye’den tam 42 firma var. Yani tüm dünya ülkelerini dahil ettiğimiz bir listenin yaklaşık yüzde 20’si sadece Türk firmalarından oluşuyor. Bu güzel görünebilir ama detaylı olarak düşündüğümüzde Türk firmalarının dünyanın her yerinde teknoloji üreten firmaların personeli olarak çalıştığını da göz ardı etmemek gerekiyor.”
“SON KARLI ŞİRKETLER YİNE TÜRK ŞİRKETLERİ OLUYOR”
“Bir örnek üzerinden gitmemiz gerekirse Asya’da yapılan bir proje Avrupalı bir firma tarafından finanse ediliyor, projenin müşavirliği bir Avrupalı firma tarafından yapılıyor ve personeli de Türk firmaları. Ayrıca malzemelerin büyük bir kısmını bu firmalar sağlıyor. ve projelerinde kullandıkları ekipmanları yurt dışından almalarının iki sebebi vardır: türkiye Türkiye’de şartnamelere uygun teknoloji ve kaliteli ürün bulunmamakta, projelerde kullanılan malzemeleri belirleyen finansör ve müşavir firmalar kendi ülkelerinde üretilen malzemeleri tercih etmektedirler. Katma değeri yüksek üretimde türkiye Üretim yok denecek kadar azdır. Örneğin türkiyeTürkiye’nin hemen hemen tüm komşu bölgelerinde su altyapı projeleri yapılırken, bu projelerde olmazsa olmaz malzemelerin birçoğu yabancı menşeili ve türkiyeTürkiye’de üretimi sınırlı olan veya hiç olmayan malzemeler.”
“GERÇEK DIŞ GELİR ELDE ETMEYENEK EKONOMİK FAALİYETLER SONUÇ GETİREMEZ”
“Mühendislik altyapımızın inşaat anlamında yetersiz olmasından kaynaklanan bir diğer durum ise; türkiyeTürkiye’deki yüksek teknolojili projelerin tamamı hızla yabancı müteahhitler tarafından yapılıyor… türkiye Dünyanın en kıymetli boğazlarından ikisine sahip olmasına ve içinde sayısız nehir barındırmasına rağmen Boğaziçi köprülerini inşa ederken hep yabancı şirketlere kılavuzluk etme ihtiyacı duymuştur. Ülkemizdeki en yüksek ücretli inşaat firmaları da yabancı firmaların taşeronu olarak bu projelerde yer almıştır. Yine bu projelerin temel kazançları yabancılara verildi. Başka örnekler vermek gerekirse, mevcut Nükleer Santral projeleri Ruslar tarafından yürütülüyor ve son yıllarda çok değerli Rafineri projelerini İskoç menşeili şirketler yönetti. Doğu Anadolu bölgemizdeki altın madeni projeleri Avustralyalı firmalara, köprü ve tüp geçişlerimiz Japon ve Koreli firmalara yapılıyor. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Mühendislik ve teknoloji alanındaki çalışmaları artırmadığımız ve hem yurt içinden hem de yurt dışından reel gelir sağlamadığımız sürece ekonomik çalışmalar sonuç vermeyecektir.”
“TEKNOLOJİ VE MÜHENDİSLİK ÜRETİLMELİ”
“Faiz politikaları, döviz politikaları gibi politikalarda mevcut ekonomik duruma çare bulunamaması katma değerli işler üretemememizden kaynaklanmaktadır. Değer üretemeyen ama işine para kazandırabilen bir firma olarak, En iyi finansörlerle çalışsa bile günün sonunda iflas edecek, türkiye Türkiye’de ekonomik alanda bütün hamleleri denemesine rağmen teknoloji ve bilim yeterince ilerleyemiyor çünkü ilerlemek için yeterince çaba göstermiyor. Bunun en güzel örneği, tüm Avrupa ekonomik kriz yaşarken dimdik ayakta duran Almanya’dır. Almanya’nın sarsılmamasının nedeni, uzun yıllar tüm emeğini mühendislik ve teknolojiye vermiş olmasıdır. Türkiye, hem ekonomik kalkınma hem de insan hayatının inançlı olması için tüm gücünü teknoloji alanında ilerlemeye harcamalıdır. Teknoloji ve mühendislik üretmeli ve bu katma maliyetleri hem daha güvenilir bir yaşam sağlamak için kendi içinde kullanmalı hem de dünyaya satmalı ve ekonomik değer yaratmalı.”